1. Timoteos Girişi
Pavlus ve Timoteos: Timoteos, Konya İli'nin sınırları içinde kalan bugünkü Hatunsaray'a yakın Listra Kenti'ndendi. Çocukluğundan beri Kutsal Yazılar'ı bilen biriydi1. Pavlus Müjde'yi yaymak için çıktığı ilk yolculuğu sırasında Timoteos'la karşılaştı2. İkinci yolculuğu sırasında Timoteos'u da ekibine kattı3. Bundan sonra sık sık birlikte çalıştılar. Böylece İncil'de bulunan altı mektup hem Pavlus'un hem de Timoteos'un adını taşıyor. Timoteos, Pavlus tarafından Selanik'e4, Makedonya'ya5 ve Korint'e6 görevli olarak gönderildi. Yakında ölüm cezasına çarptırılacağını sezen Pavlus, Timoteos'un zaman yitirmeden yanına gelmesini istedi7. Bu olayların ışığında, Pavlus'un onu «imanda öz oğlum» diye çağırması şaşırtıcı değildir8. İbr. 13:23'te Timoteos'un salıverildiğini okuyoruz, ama olayların nasıl geliştiğini bilmiyoruz.
Mektubun İçeriği: Timoteos, özellikle yanlış öğretilerin yayılmasını önlemek için Efes'teki kilisede bırakılmıştır9. Pavlus'un yazılı uyarıları, belki de Timoteos'u yanlış öğretiler yayanlara karşı güçlendirmeyi amaçlıyordu. Pavlus'un umudu, çok geçmeden dönmektir; ama bu arada Timoteos'a, Tanrı'nın topluluğu içinde nasıl davranması gerektiğini de hatırlatmaktan geri kalmaz10. Timoteos'a verilen görevler arasında, öğretmek ve öğüt vermek, örnek biri olmak ve topluluğa Kutsal Yazılar'ı okumak da var11. Genç yaşlı, erkek kadın, herkese nasıl yaklaşması gerektiği anlatılıyor12. Pavlus ayrıca topluluk içi sorunlara pratik çözüm yolları da öneriyor. Örneğin, dulların hangi durumlarda yardım görenlerin listesine dahil edilmesi gerektiğini13; önder atanacaklarda hangi özelliklerin aranacağını14; önderlere karşı nasıl davranılacağını15 anlatıyor. Pavlus bu mektupta ayrıca duadan16, inanlı kadınların özelliklerinden17, para konusundaki tutumdan18 ve Kutsal Yasa'nın amaçlarından söz ediyor19.
Ana Hatlar:
1:1-20 Pavlus'la Timoteos
2:1-15 Dua ve tapınma
3:1-16 Önderlerde aranacak özellikler
4:1-5:2 Timoteos'a çağrı
5:3-6:2 İnanlı topluluklarında uygulanacak ilkeler
6:3-21 Tanrı yolunda yürümek
Kaynak Ayetler: Bkz. s. 27